Bu yazacağıma çoğunuzun katılmayacağını bile bile yazıyorum
bunları.
Çünkü yazdıklarıma
ben de yüzde yüz katılmıyorum.
Geçenlerde bir gazetedeki bir köşe yazarının yazısını okuyunca, bu
yazıyı yazmak üzere fişeklendim.
Yazar, yazısında yakında dilimize “bir tık daha” kelimesinin
(kullanıldığı yerlere bakınca edat gibi duruyor aslında) iyice yerleşeceğini
söylüyordu. O anda bu konuyla ilgili depreştim ve birkaç gün düşündükten sonra bu yazıyı yazmaya karar verdim.
Örnek verecek olursak:
A: Bu kıyafetin rengi nasıl kız?
B: Bir tık daha koyusu olsa iyiydi!
Konuyu anlamadınız henüz, çünkü anlatmaya başlamadım. Bir de
hepimizin sevgilisi olan “Yalan Dünya”dan bir örnek vereyim...
Dizideki Emir karakterinin her hafta çeşitli “über”lerini
izliyoruz.
“Über sert”, “über güzel”, “über kötü” gibi...
Gülse Birsel bu diyalogları senaryoya eklerken hiç şüphesiz
dil kirliliğine dikkat çekmeye çalışıyor, aynı şekilde köşe yazarımız da...
Ama aslında farkında olmadan, belki de halk arasında yaygın
olmayan bu kelimeleri daha beter dillere pelesenk mi ediyoruz? Kaş yaparken göz
mü çıkarıyoruz acaba?
Mesela ben bu durumu eleştirirken bile ister istemez “über”
demek zorunda kaldım ve belki de daha bu kelimeyle tanışmamış olanlarınız artık
bu kelimeyi öğrendiniz.
Bu ilginç bir durum ve benim bakış açım da bir hayli ilginç,
değil mi?
Bu düşüncemde normal olmadığımı kabul ediyorum, ama boş bir
vaktinizde bahsini ettiğim konu hakkında düşünmeye davet ediyorum sizi.
İnsanlar gazete okuyor ve televizyon izliyor.
Önlerine konan lokmaları yiyorlar bir bakıma.
Anlatmak istediğim şey sürekli bu "kirli kelimeler"le haşır neşir olduğumuz. Her gün ya da her hafta aynı akşam...
Biz de örneğin Almanca’dan dilimize geçmiş ve ilk başta moda dergilerinden “über model” olarak dilimize bulaşan “über” kelimesini eleştirelim derken acaba onun kullanımını daha mı çok yaygınlaştırıyoruz? (“Über” kelime olarak “üzerinde” demek. "Über model”, süper modelden de daha üstün olan anlamına geliyor.)
Anlatmak istediğim şey sürekli bu "kirli kelimeler"le haşır neşir olduğumuz. Her gün ya da her hafta aynı akşam...
Biz de örneğin Almanca’dan dilimize geçmiş ve ilk başta moda dergilerinden “über model” olarak dilimize bulaşan “über” kelimesini eleştirelim derken acaba onun kullanımını daha mı çok yaygınlaştırıyoruz? (“Über” kelime olarak “üzerinde” demek. "Über model”, süper modelden de daha üstün olan anlamına geliyor.)
Dediğim gibi ilginç bir konu, ilginç bir bakış açısı... Ben ortaya attım, siz düşünün...
Not düşümü: Gülse
Birsel de yazdıkları da çok başarılı. Burada “über” sadece son günlerde en
yaygın olduğu için tercih ettiğim bir örnekti, sakın yanlış anlamayın, konunun özü kaçmasın...
MERT, SENİ VE YAZILARINI HERKES KEŞFETMELİ!!
YanıtlaSil