...ve zamane genci yazmaya başlar.
Create your own banner at mybannermaker.com!

29 Haziran 2012 Cuma

Gerçek bir "tatil köyü": Selimiye'de 24 saat!

Marmaris bile size fazlasıyla popüler mi geliyor? Öyleyse ona bir saat uzaklıktaki tatil kasabalarından/köylerinden birini seçip gözlerden uzak tatilinize başlamanız için hiçbir engeliniz yok. Virajlı ama asfalt yollardan geçerek vardığımız Selimiye’de yirmi dört saat içine bakın sizler için neler sığdırdım...


07.00 – Erken kalkan yol alır! Bu saatte işletme sahipleri bir ellerinde süpürge diğer ellerinde kovayla akşam saatlerinde müşteri toplamak için hazırlıklarına başlıyor. Bana da gezi yazısı hazırlayacak olduğum her seferdeki gibi (Gerçi hazırlayacak olmasam da bir şey değişmiyor; bana da fotoğraf makinemi elime aldığım her seferdeki gibi) kendimi kaptırıp yüzlerce fotoğraf çekmek ve şimdi bu dosyayı hazırlarken de aralarından yalnızca birkaçını seçmek zorunda kalmak düşüyor. Not düşümü: Bakın o güneşli poz için makinemi riske attım, ona göre!

Bu tip yerlerde fotoğraf meraklıları için estetik-sanatsal kareler yakalamak çoğu zaman mümkün oluyor. Benim çektiğim fotoğraftaki renklerin "softluğuna" bir baksanıza!
 08.00 – Sabah denizi, hele de tepeler ve adacıklarla çevrili bir gölü andıran Selimiye’de olağan şartlarda enfes olur. Ama Marmara Bölgesi’ni yağmur ve rüzgarın kavurduğu o günlerde gittiğim için pek keyifli değildi açıkçası –biraz dalgalı ve yer yer pisti. Yine de sanki Afyon’da bir termal havuza girmişçesine sıcak olduğundan dinlendiriciydi; bu bölgede yaz sıcaklarının tam başlamadığı haziran ayında bu deniz suyu sıcaklığı oldukça şaşırtıcı. Nedeni sanırım son dönemlerde çok sık yaşanan depremler.


09.00 – Konaklama yerimiz Sardunya Restorant (Bilirsiniz, bedavaya reklam yapmakta üstüme yoktur!). Çok pahalı bir yer, ne de olsa Selimiye’nin en lüks ve bilinen yeri. İskelesi de olduğundan yatlar çoğunlukla burada demirliyor ve köyün en yoğun işletme bölgesi haline geliyor. Ama lezzetli yemeklerine karşı koyamıyorum ve biraz tuzlu olan fiyatlar bunu gerçekten hak ediyor, demek zorunda kalıyorum.


10.00 – Her ne kadar en tehlikeli saat sınırına girmiş de olsak şezlonglara uzanma vakti geldi. İsteyen kitabını çıkarsın, isteyen müziğini dinlesin, isteyen o iri siyah güneş gözlüklerinin arkasından tatil aşkını tavlamaya çalışsın... Keyfiniz bilir.


12.00 – Güneş artık en tepeye yükseldiğinde gölgelere kaçma zamanı da gelmiş oluyor. Kalamar kesinlikle en lezzetli şey. Yemeye çekinenlere "çıtır soğan halkası" diye düşünüp yemelerini tavsiye ederek onların da bu tatla tanışmalarını sağlıyorum. Patlıcanlı, yoğurtlu, otlu Ege mezeleri de cazibesiyle sizi çekiyor.


15.00 – Gölge de bir yere kadar. Tekrar denize açılıyoruz. Burası öyle tuzlu öyle tuzlu ki hiç yüzme bilmeyen bile rahatlıkla gelip girebilir; yeter ki derinlik korkusunu aşsın. Evet, siz hiç hareket etmiyorsunuz, sadece kendinizi mavi suya bırakıyorsunuz ve su sizi kaldırıyor. Ama çıktıktan sonrası için bu durum bir dezavantaja dönüşebilir. Eğer etrafta bir duş yoksa, tuz cildinize de gözünüze de yakıcılığıyla zarar verebilir, sizi bir hayli rahatsız edebilir. 

18.00 – Son bir akşam deniziyle plaj faslını kapatıyoruz. Şimdi akşam için hazırlıklar başlasın. Ha, en güzel yerden rezervasyonunuzu yaptırmazsanız aç kalma ihtimaliniz de var. Benden söylemesi.



20.00 – Mmmm... İki buçuk kiloluk leziz laos balığına kim karşı koyabilir? Üstüne sinmiş ızgara kokusuyla, her ne kadar cüzdanlar için üzücü olsa da... Kesinlikle tavsiye ötesi bir şey!

 
Bu mumlar sanırım Cadılar Bayramı kutlamasından kalmış olmalı!
22.00 – Yedik içtik, kendimizden geçtik... Selimiye’nin yerlileri tarafından kurulan, çok uzun olmayan çarşı yolu sahille paralel ilerliyor. Yani gündüz denize girme yerleri olan alanlara gece kıyafetlerinizle akın ediyorsunuz.


23.00 – Tarz-konsept mağazaları bulmakta ve zengin etmekte kendimden iyisini tanımam (Bakınız: Marmaris'te yaz başkadır)! Magnetler, takılar ve abajurlardan oluşan bu dükkanda bir saat falan kalmış olabilirim. Çoğu şey özel el yapımı olduğundan fiyatlar yer yer artabiliyor, ama en azından baktıkça pişman olmayacağım.

5 yorum:

  1. çok çok çok güzel bi çalışma olmuş.. artık seni dergilerde görmek istiyoruz, keşfedin bu çocuğu!

    YanıtlaSil
  2. hemen yarın selimiyeye gidesim geldi.. :))) ne güzel anlatmışsn :D

    e.s.

    YanıtlaSil
  3. bloguna çok emek veriyorsun. tebrikler.

    YanıtlaSil
  4. mertciğim her zamanki gibi mükemmelsin.
    f.demirbay

    YanıtlaSil
  5. allahım bu kadar mı güzel anlatılır sen harcanıyosun burada resmen bi DERGİDE FALAN ÇALIŞMALISIN!!!!!!!!!!!!!

    YanıtlaSil