...ve zamane genci yazmaya başlar.
Create your own banner at mybannermaker.com!

31 Ağustos 2010 Salı

İkinci isyan: Vampirler her yerde!

"Alacakaranlık" serisi, "Gece Evi" serisi, "Darren Shan" serisi, "Sarışın Vampir" serisi, "Morganville Vampirleri" serisi, "Vampir Günlükleri" serisi, "Vampir Akademisi" serisi, "Vampir Alacakaranlığı" serisi, "Aşk Isırır" serisi, "Güneyli Vampir" serisi.

Acaba gözden kaçırdığım bir kitap var mı?
Sanırım yok, başlayabiliriz.

Bu kitapların çoğunun adını ilk defa benden duyduğunuza bahse girerim. Son zamanlarda o kadar çok "vampir kitabı" çıktı ki, eğer benim gibi özellikle araştırıp bulmadıysanız bu isimlerin hepsini bilmenize imkan yok. Haftada bir mutlaka ziyaret edip saatlerce raflarında gezindiğim çeşitli kitabevlerinde durum böyle... Olur da günün birinde artık kitabevlerinden uzak durmak istesem
bilin ki bunun tek sorumlusu vampirlerdir! Her geçen gün salgın bir hastalık gibi çoğalan bu "vampir kitapları" artık okuyanı da okumayanı da bunaltmış durumda! Zaten birkaç yıl önce moda olan "Alacakaranlık" serisinin kitaplarını oku(ya)mama nedenim de bu ya! Her şey öyle hızlı gelişti ki, daha ne olduğumu anlayamadan çoğu arkadaşımın elinde bu kitabı, dilinde de "Bella" ve "Edward" isimlerini duyar oldum. Yani bu kitap nedir dememe fırsat kalmadan birdenbire "Alacakaranlık" moda oldu ve bir de baktım ki ben geride kalmışım. İlk kitabın filmi de çıkınca ne olduysa ondan sonra oldu! Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı... En yakışıklı erkek damgası serinin en önemli erkek vampiri olan Edwar Cullen'i canlandıran Robert Pattinson'a yapıştı kaldı. En güzel kız serinin ana karakteri olan Bella Swan'ı canlandıran Kristen Stewart'ın oldu. Bu ünlenmeden sonra "Alacakaranlık" kitapları hızla satmaya başladı. Serinin tüm kitaplarının filmi muhakkak olacaktı! İkinci film beraberinde Jacob Black'i canlandıran Taylor Lautner'i getirdi. Artık genç kızlar arasında fikir ayrılıkları başlamıştı: Robert mi Taylor mu? Gençler bu karakterler için deli oluyordu. Şunu söyleyeyim: Ben bu karakterleri biliyorum, çünkü artık dünya gündeminde olan bu isimleri ister istemez duyuyorum. Yoksa "Alacakaranlık" serisini okumadım, filmine de gitmedim. Yani bu seriden uzak durmayı başaran belki de sayılı gençlerden biri benim. Çünkü midem bulandı! Daha ne oldum diyemeden kitaplar rekor kırdı, filmleri çekilmeye başladı, birden her şey değişti! Ben de en iyisi uzak durmak dedim. Derken bir "vampir modası" patlak verdi. Piyasaya sürülen her kitapta mutlaka vampirler başrolü oynamalıydı ki kitap satılsın! "Vampirleşme", kitabevlerine giden herkesi içine çekti. Yeni çıkan serilerin hemen hepsi vampirlerin yaşamını anlatan kitaplardı. Kitap alacaksanız, hele hele de benim gibi "kitap serilerinin" meraklısıysanız vampirleri görmezden gelemezdiniz. Zor da olsa, adını duymaktan beni fazlasıyla sıkan "Alacakaranlık"tan uzak durmayı başardım. Tesadüfen "Darren Shan"i keşfettim. İlk iki kitabını okudum. Düzelteyim; ikincisini yarıda bırakmak zorunda kaldım çünkü fazlasıyla sıkıldım. Bu benim ilk kez bir kitabı yarıda bırakmamdı. Sonra "Gece Evi" serisiyle tanıştım. "Zoey Kızılkuş"un öyküsü diğer vampir kitaplarındaki olaylardan farklı geldi, ilgimi çekti ve ikinci kitabını almam kaçınılmaz oldu. Erken konuşmuşum. İlk kitaptaki çekicilik ikinci kitapta yoktu. İkinciyi de okudum ama serinin diğer kitaplarına elimi sürmedim. Aslında "Darren Shan" da diğer vampir kitaplarından farklıydı, "Gece Evi" de; ama sonradan tüm vampir öyküleri birbirine benzemeye başladı. Bu, sancılı bir süreçti. Yazımın giriş kısmında da sizlere sıraladığım birbirine benzeyen adlardaki kitaplar rafları ele geçirdi. Bunlardan çoğu "zoraki" kitaplardı. İçlerinde sırf vampir kelimesi geçsin, gençler ancak vampirli kitapları alırlar mantığıyla kitapların adlarınında da vampir kelimesinin geçmesi işin bir numaralı kuralı haline geldi. Vampirlerle ilgili tüm isimler kullanılınca yazarlar da şaşırdı, saçma sapan adları olan vampir kitapları çıktı!

Sonuç: Sıkıldım. Kitapçıya gittiğimde saçma sapan vampir kitapları görmekten, bunların çoğunun sıradan bir öyküsü olduğu için karakterlerinin insan olabileceği yerde vampir olmasından, her geçen gün konusu vampirler olan kitapların artmasından, sürekli kitapçılara girip çıkan biri olarak her seferinde "yeni çıkanlar" rafında vampirlerin olmasından... Fazlasıyla sıkıldım! Artık midem bulanıyor, gözlerim kararıyor... Değişim yaklaşıyor: Bu vampir kitapları artmaya devam ederse, benim kitabevi turlarım azalacak ve artık kitaplardan nefret eden biri olacağım! Bu korkunç sona yakalanmadan lütfen kitap sektörü kendine gelsin! Merak ediyorum, birileri perilerin, uzaydaki astronotların, böceklerin yaşamını anlatan bir kitap yazsa ve "Alacakaranlık"a olduğu gibi bu kitaplar da çok tutsa... Artık herkes bu konulara mı yönelir? O zaman da periler, astronotlar, böcekler mi moda olur? "Böcek Günlükleri", "Periler Okulu", "Uzay Üssü", "Peri Güncesi", "Böcek Isırığı", "Astronot Aşıklar"... Bunlar gibi kitaplar mı çıkar o zaman da? Dünya gündemi en yakışıklı vampirlerden en yakışıklı böceklere mi kayar? Herkes böcekler gibi mi olmak ister? Ya da astronotlarla ilgili efsaneler mi ortaya çıkar? Gerçekten merak ediyorum!

Son söz olarak şunu söyleyeyim: Ağustos ayında "Sarışın Vampir" diye bir kitap çıktı. Kapağında sarı saçlı bir kadının resmi var. Her zamanki gibi (Şimdilerde tüm kitapların kapağında insan resimleri ve özellikle de kadınlar olması moda, o da "kapak modası", o da ayrı bir bıkkınlık!)... Kitabın reklamını gazetede çok gördüm ve çıktığı zaman yakından incelemeyi kafama koydum. Benim devam eden iki kitap serim var: "Ulysses Moore"un dokuzuncu kitabını, "Millennium"un da üçüncü kitabını beklemekteyim. Bu sırada yeni bir seriye başlamak istedim ve dediğim gibi son iki-üç yıldır çoğu seride vampirler başrolde, ne yapayım, mecburen "Sarışın Vampir"in ilk kitabını aldım.
Aslında bir kitapta bitirilebilecek bir konusu var hikayenin. Yani belli bir olay yok. Yazar istediği anda öyküsünü bitirebilir. Biraz "zoraki uzatma" olmuş. Ama hikayenin farklı bir atmosferi var. Değişik bir tarzda yazılmış. Olayın "sıradan farklılığı" sizi kitaba bağlayan tek unsur. Yine vampirler var, yine "Alacakaranlık" gibi çok satsın amacıyla yazılmış bir vampir kitabı; ama okuyorum işte. Kitap üç büyük bölümden oluşuyor. Şimdi üçüncü, yani son bölümdeyim. Kitabı bitirdiğimde beğenip beğenmediğimi sizlerle paylaşırım.

Ben kitabı bitirmeden vampirler beni bitirmezse...

Sevgilerimle,
Mert...

0 yorum: