Bir ay önce medyayla ilgili sinir olduğum şeyleri madde madde yazdığım yazımda da yakında yazacağımı belirtmiştim medyayla ilgili bayıldığım şeyleri... İşte yazıyorum. Buyurun, okumaya istediğiniz maddeden başlayabilirsiniz.
- Çizgi filmlerinde Sünger Bob ve Flapjack'i seslendirenlerin çocuksu -ve burnu tıkalı- ses tonuna (Bu nasıl bir sestir Allah'ım; dersiniz ki büyük adamlar değil de küçücük çocuklar konuşturuyor sevdiğimiz kahramanları!)...
- "Küçük Sırlar" dizisinde canlandırdığı en yakın arkadaşına bazen iyi bazen kötü davranan ve kötü davrandığı zamanlarda onu kaybeden, çevreyle de ilişkisi pek iyi olmayan Arzu karakterini, "Zehirli Sarmaşık" dizisinde de Sinem karakteriyle çağrıştıran İpek Karapınar'ın kendisine, samimi ve doğal oyunculuğuna...
- Uzun, çok uzun, upuzuuuuun reklam aralarıyla televizyon başındakilerin sabrını zorlayan dizilerin, şehrin bir ucundaki misafir evinde başlayıp devamını şehrin diğer ucundaki kendi evimizde getirmemiz için gereken yolculuk süresi boyunca hâlâ reklamda olmasına (Bu uzun reklamların tek yararı bu sanırım; hı, bir de tuvalet molası ve sanırım banyo için de yeterli uzunlukta olabilirler; denenmeli!)...
- Yeni başlayan "Kuzey Güney" dizisinin aklıma nedense Elif Şafak'ın "İskender" kitabını getirmesine (Elbette her iki tarafın da birbirinden etkilendiğini kesinlikle söylemiyorum; ama özellikle "boks" yapan karakterin hapisteki karakter olması ve olayların yaşandıktan sonra seyirciye/okuyucuya geriye dönüşlerle, 'flashback' yöntemiyle anlatılması iki proje arasında 'tesadüfi' bir benzerlik olduğunu düşündürdü bana)...
- Tadında biten dizilere...
- Yazın ortasında başlayan "yeni sezon dizileri"nin "dizikolik" insanları erken yakalayıp yaz tatillerinde de stresli olmalarına neden olması da medyayla ilgili sinir olduğum şeyler listeme eklediğim bir maddedir; bilesiniz!
Bu liste hep beraber gülelim, yüzlerde en azından bir tebessüm belirsin diye paylaştıklarımdır; umarım beğenmişsinizdir.
evvvet :)
YanıtlaSil